David Copperfield / Charles Dickens Roman Özet İnceleme
Arkadaşlar hem özet hem de romanın incelemesidir. Dönem ödevidir …
Güle güle kullanın. Umarım birçok kişinin işine yarar.
Değerlendirirseniz sevinirim ….
ESERİN ADI : David Copperfield
ESERİN YAZARI : Charles Dickens (1812 – 1870) Charles John Huffam Dickens İngiliz romancıları içinde çok genç yaşta ünlenmiş ve geniş bir okuyucu kitlesince beğenilmiştir. En büyük İngiliz romancısı olarak kabul edilen Dickens’ın herkesçe anlaşılabilir romanları yaşadığı dönemde kraliçeden sokaktaki yoksul adama kadar, çeşitli kesimlerden okurların ilgisini çekiyordu. Londra’da kimi zaman 20 tiyatroda birden bu romanlardan uyarlamalar sahneleniyor, okuması olmayanlar bile roman kahramanlarını tanıyordu. Romanlarındaki Bay Pickwick, Oliver Twist, Bay Micawber, David Copperfield, Scrooge ve Tiny Tim gibi tipler, İngiltere’nin dışındaki ülkelerde de okurlarca benimsendi.
Dickens, Hampshire’da, Portsmouth’da doğdu. Savurganlığı yüzünden sürekli borç içinde olan babası Deniz Kuvvetleri’nde muhasebe görevlisiydi. Ailenin ikinci çocuğu olan Dickens, küçük yaşta bir ayakkabı boyası atölyesinde çalışarak eve para sağlamak zorunda kaldı. Dickens’lar alacaklılarından kurtulabilmek için, durmadan evden eve taşınıyorlardı. Dickens 12 yaşındayken babası borçlarından ötürü tutuklandı. Bu olay küçük Charles’ın kişiliğinde derin izler bıraktı, büyüdükten sonra o dönemde yaşadıklarının çoğunu romanlarına aktardı.
Babası hapisten çıktıktan sonra beklenmedik bir mirastan dolayı ailenin yazgısı değişti. Dickens fabrikadan alınarak bir okula gönderildi. Ailenin maddi durumu bozulunca yeniden okulu bıraktı ve bir avukatın yanına girdi. Stenografi öğrenerek mahkemelerde ve parlamentoda muhabirlik yaptı. Dönemin çeşitli gazete ve dergilerine deneme ve öyküler yazmaya başladı. Bu yazılarında dönemin geleneklerinden ve yaşam biçiminden kesitler yer alıyordu. İlgiyle karşılanan bu yazılar George Cruikshank’’n çizgileriyle “Sketches by Boz – 1836; Boz’un Karalamaları” adıyla yayımlandı. Dickens daha sonra “Bay Pikvik’in Serüvenleri’ni” (The Pickwiik Papers; 1836 – 37) yazmaya başladı. Bay Pickwick, uşağı Sam Weller ve arkadaşlarının başından geçen gülünç serüvenleri anlatan bu kitap çok tutuldu ve Dickens neredeyse birden bire üne kavuştu.
1836’da tanınmış bir gazetecinin kızı olan Catherine Hogarth ile evlendi; bu evlilikten 10 çocukları oldu. Ne var ki, ikisi de mutlu olamadı.
Dickens’ın ünlendikten sonra yazdığı “Oliver Twist” (1938)bir ıslahevinde yetişen Oliver’in acı dolu yaşamını konu alır. Oliver gibi, Dickens’ın hemen her romanında, içinde yaşadıkları dehşet verici koşullardan ve gördükleri baskıdan serseme dönmüş çocuklar, toplumdaki şiddeti ve baskıyı simgeliyordu. Bu roman bir dergide bölüm bölüm yayınlandığı için Dickens her bölümün sonunu bir beklentiyle bitiriyor ve heyecanı kamçılanan okur, bir sonraki sayıyı dört gözle bekliyordu.
1838 – 39 arasında gene bölümler halinde yayımlanan “Nicholas Nickleby”de Dickens gülünç ve acıklı olayları iç içe vermeyi başardı. Bu kitapta, yarattığı en gülünç tiplerden Bay Mantalini ve Bay Vincent Crummles ile birlikte canavar ruhlu okul yöneticisiWackford Sqüeers’i de okurlarına tanıttı. Küçük Nell’in ölümüyle sonuçlanan “Antikacı Dükkanı” (The Old Curiosity Shop ; 1841) okurları gözyaşlarına boğdu. Dickens’a mektup yazarak Küçük Nell’in ölmesini engellemesi için yalvardılar.
Dickens 1842’de ilk kez ABD’ne gitti. Kitaplarıyla orada da çoktan ünlenmişti. “Bir Noel Şarkısı” (A Christmas Carol ; 1843) ve “Martin Chuzzlewit” (1844) bu geziden edindiği izlenimlerle yazıldı. Dickens, iş dünyasını ve tümüyle toplumu ele aldığı “Dombey and Son” (Dombey ve Oğlu ; 1848) adlı romanının ardından, bir özyaşam öyküsüsnü çağrıştıran “David Copperfield”i (1849 – 50) yazmaya başladı. David Copperfield’in başından geçenler, çoğunlukla Dickens’ın fabrikadaki karanlık günlerinden, yoksul kira evlerinden ve borçlular hapisanesinden izlenimlerdi. Yazarın en çok beğenilen ve okunan eseridir. “Bleak House” (Kasvetli Ev ; 1852 – 53) adlı romanında mahkemeleri ve hukukçuları; “Hard Times”da (Zor Yıllar ; 1854) da Sanayi Devrimi’nin yol açtığı toplumsal değişim sırasında sıkıntı ve yoksulluğa neden olan iktisadi sistemi sert bir dille eleştirdi. Dickens toplumun ezilen ve yoksul kesimlerini konu aldığı romanlarıyla geniş yankılar uyandırarak, toplumsal sorunlara ilginin artmasını sağladı.
Dickens “Little Dorrit” (Küçük Dorrit ; 1855 – 57) adlı romanının ardından “Household Words” (Sıradan Sözler) ve “All the Year Round” (Yıllar Boyunca) adlı dergilerde çalıştı. 1859’dan 1870’de ölümüne kadar roman, şiir, deneme gibi çeşitli türlere yer veren bu haftalık dergilerde çalışan Dickens, bu sırada üç roman daha yazdı. “İki Şehrin Hikayesi” (A Tale of Two Cities ; 1859) “Büyük Ümitler” (Great Expectations ; 1860 – 61) ve “Ortak Dostumuz” (Our Mutual Friend ; 1864 – 65) adlı bu yapıtlarıyla sanatının doruğuna ulaştı.
1858’de evliliği boşanmayla sona eren Dickens, daha sonra ABD’ne ve İngiltere’nin çeşitli bölgelerine geziler yaptı. Büyük dinleyici kitlelerine romanlarından parçalar okumakta çok ustaydı. Halkın arasına karışmaktan hoşlanırdı. Etkileyici bir konuşmacı, iyi bir amatör tiyatro oyuncusu, yetenekli bir gazete muhabiriydi. Yazmakta olduğu “The Mystery of Edwin Drood” (Edwin Drood’un gizemi ; 1870) adlı dedektif öyküsünü bitiremedem öldü.
ESERİN SAYFA SAYISI : 224
ESERİN BASILDIĞI YER : Yuva Yayınları – İstanbul / 2000
EDERİ : 7.5 YTL.
ESER ÜSTÜNDE DURULAN OLAY DURUM KESİT VE ÖZETİ : Yazar kendi hayatından kesitlerle birlikte 1800’lü yıllarındaki İngitere’nin sosyal durumunu ve insan ilişkilerini anlatıyor.
Roman, David’in yetim çocukluğundan başlar, üvey baba elinden çektiği acıları, çok sert ve kötü biçimde yönetilen yatılı okuldaki sıkıntılarını, on yaşında annesinin de ölümü üzerine içine düştüğü yanlızlığı anlatır.
Acımasız iş koşullarından kurtulup evine sığındığı halası Trotwood’un yanında rahata kavuşur, iyi bir okulda yetişir, hukukçu olur, ilk eşi Dora’nın ölümünden birkaç yıl sonra çocukluk arkadaşı Agnes ile mutlu bir yuva kurar, başarılı bir yazar olur.
OLAY DOĞAL MI, DEĞİL Mİ? DÜŞÜNCELERİNİZ : Olay, yazarın hayatından kesitleri de anlattığı bir eser olduğundan doğaldır.
BELLİ BAŞLI KİŞİLER KİMLERDİR? BELLİ BAŞLI ÖZELLİKLERİ, RUHSAL VE FİZİKSEL ÖZELLİKLERİ :
David Copperfield : Romanın kahramanı. Çok sıkıntı çekmiş fakat azimli, yılmayan, ailesine ve arkadaşlarına düşkün, çevresini düşünen bir insan. İnce yapılı bir kişi.
Betsey Trootwood : David’in halası. Aksi fakat iyi kalpli, zaman zaman otoriter, inatçı yaşlı bir kadın.
Clara Copperfield : David’in annesi. Ezilmiş, kişiliği zayıf, başkalarının etkisinde çabuk kalan, hasta ve sağlıksız zayıf yapılı bir kadın.
Bayan Peggotty : David’in dadısı. Hayat tecrübesi olan, iyi kalpli, fedakar, çevresini koruyan, oldukça şişman bir kadın.
Edward Murdstone : Üvey babası. Sert, acımasız, çıkarları için her şeyi yapabilen, kötü karakterli, yakışıklı bir adam.
Jane Murdstone : Edward’ın ablası. Kardeşi gibi kötü, acımsıız, hain bir insan.
Bay Mell : David’in ilk öğretmeni. Fakir fakat iyi kalpli, çocukları seven ve koruyan, iyi bir öğretmen. Zayıf ve sıhhatsiz.
Bay Creakle : İlk gittiği okulun müdürü. Şişman, kısa, öğrencilere karşı acımasız, onları sürekli döven bir kişi.
Bay Sharp : Okulun Başöğretmeni. Bay Creakle gibi acımasız.
Tommy Traddles : Okul arkadaşı. İyi yürekli, başarılı, insanları seven yakışıklı bir kişi.
Steerfoth : Okul arkadaşı. Çıkarcı, insanları ezen, bencil iri yapılı bir kişi.
Tungay : Bir bacağı tahta, öğrencileri sürekli döven, ispiyoncu, zalim çirkin bir adam.
Barkis : Dadısının sonraki kocası. İri yapılı, neşeli, cahil fakat iyi huylu bir posta arabacısı.
Bay Peggotty : Dadısının ağabeyi. İyi yürekli, çevresini koruyan, fedakar, iri yapılı bir adam.
Bay Ham : Peggotty’nin öksüz yeğeni. Cahil fakat iyi yürekli, kuvvetli bir adam.
Bayan Gummidge : Bay Peggotty’nin arkadaşının dul karısı. Cahil, kendi halinde zararsız bir kadın.
Emily : Bay Peggotty’nin arkadaşının öksüz kızı. Güzel fakat fakirliğinden dolayı ezik, bundan dolayı hatalar yapan bir kişi.
Bay Quinion : Murdstone ve Grinby Şirketi’nin müdürü. Çıkarcı, acımasız, iri yapılı bir adam.
Bay Micawber : Hiçbir işte tutunamayan, iyi kalpli fakat biraz sahtekar, tıknaz bir adam.
Bay Dick : Betsey halanın sağ kolu. Bilgili, doğru kararlar veren, iyi bir insan.
Janet : Betsey halanın hizmetçisi. Sadık, saf, kendi halinde bir insan.
Bay Wickfield : Betsey halanın avukatı. İyi bir avukat fakat alkol yüzünden hayatında çok hata yapan sıhhatsiz bir insan.
Agnes Wickfield : Çok güzel, akıllı, fedakar, şefkatli, iyi bir kadın. David’in çocukluk aşkı ve son karısı
Dr. Strong : David’in son okulunun müdürü. Kendini çocuklara ve eğitime adamış iyi yürekli bir ihtiyar.
Uriah Heep : Bay Wickfield’in önce yardımcısı, sonra ortağı. Kurnaz, sinsi, hain bir adam.
Bay Spenlow : Avukat, Dawid’in patronu. İyi fakat sorumluluktan kaçan, mesleğinde başarılı bir insan. Uzun boylu ve sıhhatli.
Bay Jorkins : Avukat, Bay Spenlow’un ortağı. Ciddi, katı ve otoriter, iri bir adam.
Dora Spenlow : Bay Spenlow’un kızı, David’in ilk karısı. Güzel, neşeli fakat kendine güveni olmayan narin yapılı bir kadın.
Julia Mills : Dora’nın yakın arkadaşı. Kendi halinde silik bir kadın.
Sophy : Traddles’in karısı. Zeki, neşeli, evine ve eşine düşkün iyi sıhhatli bir kadın.
ESERİN ANA DÜŞÜNCESİ, YAZARIN BUNU BELİRLEMEDEKİ BAŞARI DERECESİ : Yazar, kendi hayatından da örneklerle içinde yaşadığı devrin toplum yapısını, acımasızlığını, insanların hırslarını belirtmiştir. Bunu kendi hayatından da örneklerle gerçekçi bir şekilde çok güzel anlatmıştır.
SİZİN ESER VE YAZAR HAKKINDAKİ DÜŞÜNCELERİNİZ : Yazar eserinde anlatmak istediklerini sade, akıcı ve anlaşılır bir şekilde yazmıştır. Bizi bazen üzerek, bazen eğlendirerek ve hayatla ilgili dersler vererek hikayesini anlatmıştır.
YER VE ZAMAN : Eserin konusu 1812 – 1850 yılları arasında İngiltere’de Londra ve çevresindeki kasabalarda geçmektedir.
ESERİN ÖZETİ : DAVID COPPERFIELD
Suffolk’ta, Blunderstone semtinde babamın ölümünden birkaç ay sonra doğmuşum. Bir Cuma gecesi doğduğum için ebe benim hayatta mutsuz olacağımı söylemiş.
Büyük Halam Betsey Trotwood babamın annemle evlenmesini istemediği için annemi hiç görmemmiş. Babam ölünce eve gelip, benim kız olacağımı düşünerek beni yetiştirmek istemiş. Oğlan olduğumu görünce evi terk etmiş. Bir daha da hiç gelmedi.
Hizmetçimiz Peggotty çok iyi, otoriter bir kadındı. Küçüklüğüm hep onunla geçti. Üçümüz çok iyi anlaşırdık. Anneme ilgi duyan Bay Murdstone bu aralar evimize sıkça gelmeye başladı. Bir gün beni atla gezintiye çıkardı. Deniz kenarındaki otelde tanımadığım iki adamla buluşup, anlamadığım şeyler konuştular. Bundan iki ay sonra Peggotty, Yarmouth’daki ağabeyini ziyarete gideceğini, beni de götürmek istediğini söyledi. Annemi yalnız bırakmak istemiyordum. Onun da 15 gün arkadaşına gideceğini söyleyince razı oldum. Peggotty’nin yeğeni Ham bizi karşıladı. Evleri ters çevrilmiş bir gemi hurdasıydı fakat çok temizdi. Bay Peggotty, öksüz yeğenlerine ve ölen arkadaşının dul karısına bakan çok iyi yürekli bir insandı. Küçük Emily ile çok güzel günler geçirdim.
Evimize döndüğümüzde bizi yeni bir hizmetçi karşıladı. Annemin o adamla evlendiğini öğrendim. Yatak odam, ev, bahçe değişmiş; bir de köpek alınmıştı. İlk gecem ağlayarak geçti. Bay Murdstone annemi etkisi altına almıştı. Yalnızken beni de sorun çıkartmamam konusunda dayakla tehdit etti. Bir süre sonra ablası Jane Murdstone da eve geldi ve evin bütün idaresini ele aldı. Onların yüzünden derslerimde de başarısız oluyordum. Onlara göre bütün çocuklar zararlı yaratıklar olduğundan yaşıtlarımla da çok seyrek oynayabiliyordum. Bay Murdstone bir gün ders yüzünden beni çok fena dövdü. Ben de elini koparacak gibi ısırdım. Beş gün odamda kilitli kaldıktan sonra Londra’ya okula gönderileceğimi öğrendim. İki kardeş benim kötü ve yaramaz bir çocuk olduğuma annemi inandırmışlardı. Benim evden uzaklaştırılmamdan çok böyle bir çocuk olmama üzülüyordu.
Arabayla Yarmouth’a, oradan Londra’ya gidecektim. Yolda Peggotty bana çörek ve para getirdi. Arabacı Barkis, ona yazacağım mektupta kendisinden söz etmemi rica etti. Handa posta arabasını beklerken gideceğim okulun gaddar bir yer olduğunu öğrendim. Beni Salem Öğrenci Yurdu öğretmenlerinden biri karşıladı. Onunla gittiğimiz fakir ve yaşlı bir kadının evindeki kahvaltıdan sonra okula gittik. Okul soğuk, boş bir binaydı. Ceza olsun diye tatil zamanı gönderilmiştim ve sırtıma “dikkat ısırır” diye bir levha asılmıştı. Bir ay kadar sonra okul müdürü Bay Creakle ve Baş Öğretmen Bay Sharp da okula döndü. İlk tanıdığım öğrenci okula ilk dönen Tommy Traddles adında bir çocuk oldu. Beni okula her dönen çocukla tanıştırdı. Son dönen herkesin saydığı ve korktuğu Steerfoth adında bir çocuktu. O gece okul hakkında çok şey öğrendim. Bay Creakl öğretmenlerin en sertiymiş. Çocukları her gün kamçılarmış. Tahta bacaklı görevli ise Bay Tungay’mış. Bay Creak’ın sağ kolu ve onun adına kirli işlere karışan ispiyoncu, zalim birisiymiş. Bay Mell fena biri değilmiş.
İlk hafta Peggotty’den mektup ve erzak geldi. Yiyeceklerimi Steerfoth’la paylaştım. Dayak ve korkudan okulda kimse bir şey öğrenemiyordu. Ben gururum, Steerfoth ve Bay Mell’in yardımıyla biraz sıyrıldım.
Bay Mell’in annesinin fakirliğini Steerfoth’a anlatmıştım. Sınıfta Bay Mell’le yaptığı bir tartışma sonucunda bu durumu Bay Creakle’a anlattı. Bu olay Bay Mell’in okuldan atılmasına neden oldu. Çok üzülmüştüm.
Okula ilk gelen ziyaretçim Bay Peggotty ve Ham oldu. Bana yiyecek de getirmişlerdi. Annemden ve Peggotty’den haberler aldım. Onlarla güzel vakit geçirmiştim.
Okul günlerim dayak, gözyaşı içinde ; karanlık, soğuk çalışma odasında çalışarak, tatsız yemeklerle ağır ağır geçiyordu. Ayları, haftaları sayarak nihayet tatil günü geldi ve kendimi posta arabasında buldum. Eve geldiğimde annemin kucağında bir bebek vardı. Kardeşim olmuştu. Peggotty’le srılmamız on dakika sürdü. Murdsote’lar evde yoktu. Yemeği hep birlikte yedik ve bunun tadını çıkarttık. Yemekte Peggotty’e arabacı Barkis’in kendisiyle evlenmek istediğini anlattım. Çok güldü. Murdsone’lar gelmeden yattım. Evdeki varlığım bir huzursuzluk kaynağıydı. Annem bile huzursuzdu. Bir ay tatil çabuk bitti ve okula döndüm.
Mart ayı geldi. Benim doğum ayımdır. Fakat bu ay hatıramda silinmez bir iz bırakmıştır. Sabah kahvaltıda Bay Sharp beni çağırdı. Bayan Creakle beni teselli etmeye çalışarak annemin öldüğünü söyledi. Kardeşim de çok hastaydı. Koskoca dünyada öksüz kaldığımı hissetmiştim. Durmadan ağladım. Hayalimde sessiz kalan evimizi ve küçük kardeşimi canlandırdım. Ertesi akşam cenazede bulunmak üzere eve dönecektim. Salem Öğrenci Yurdu’ndan ayrılırken buraya bir daha hiç dönemeyeceğimi düşünmemiştim.
Cenaze levazımatçısı Bay Omar’ın dükkanında yas elbiselerimin ölçüsü alınırken kardeşimin de öldüğünü öğrendim. Beni Peggotty karşıladı. Murdstone’lar solondaydı.
Kilisedeki tören, uzun uzun çalan çanlar ; sonra mezarlık. Anılarımda hala tazeliğini koruyor. Geri döndük. Karşımda güzel evimiz duruyor. İçinde annem ve kardeşimin olmadığı ev.
Yas biter bitmez Bayan Jane Murdstone’un yaptığı ilk iş Peggotty’i kovmak oldu. Murdstone’larla yalnız kalmaktan korkuyordum. Çok geçmeden beni yanlarında tutmayı düşünmediklerini anladım.
Peggotty, Yarmouth’a dönerken 15 günlüğüne ben, de götürdü. Bay Peggotty ve Ham bizi karşıladı. Evleri eskisi gibiydi. Emily büyümüş, güzelleşmişti. Onu görünce içimde garip bir duygu uyandı. Günler eskisi gibi geçiyordu. Emily de benden hoşlanıyordu. Buna kuşkum yoktu.
Bay Barkis Peggotty’i sıkça ziyarete geliyordu. Bir gün Barkis, Peggotty, ben ve Emily’i kırlara gezmeye götüreceğini söyledi. Yalnız kaldığımızda Emily’e kendisisni sevdiğimi söyledim ve ilk kez öptüm. O gezide Peggotty ile Barkis de evlenmeye karar vermişti.
Kilisede evlendiler. Akşam Bay ve Bayan Barkis evlerine gittiğinde Peggotty’i kaybettiğimi hissettim ve hüzünlendim. Sabah içinde beni seven kimsenin olmadığı evime döndüm. Yapayalnızdım. Evde bana aldırmıyorlardı. Arkadaş edinmem yasaktı. Peggotty haftada bir beni görmeye geliyor, benim ona gitmeme izin vermiyorlardı.
Sokakta amaçsıca yürürken Bay Murdstone ve arkadaşı Bay Quinion’a rastladım. O gece bizim evde kaldı. Sabah Bay Murdstone okula tekrar gitmeyeceğimi, Bay Quinion’un müdüdrü olduğu Murdstone ve Grinby şirketinde çalışmaya başlayacağımı söyledi. Bay Quinion ile çalışmak üzere Londra’ya gönderildim.
Murdstone ve Grinby Şaraphanesi su kenarında, harap, pis, farelerle dolu bir binaydı. Bana şişelere etiket yapıştırıp, kasalara yerleştirme görevi verilmişti. Yaşça benden büyük iki çocuk beni işe alıştırdılar. Bay Murdston’un tavsiyesiyle Bay Micawber’in evine kiracı olarak yerleştim. Haftalığım 6 – 7 şilindi. Ancak karnımı doyurabiliyordum. Bay ve Bayan Micawber’lerin birisi ikiz, dört çocukları vardı. Bay Micawber çok sıkıntıdaydı ve buna üzülüyordum. Bu aileye tüm kalbimle bağlanmıştım. Kısa sürede Bay Micawber borçları yüzünden hapse atıldı. Evde satılmadık eşya kalmamıştı. Bay Micawber bir süre sonra afla hapishaneden kurtuldu. Londra’dan uzaklaşıp, tanınmadığı bir kente yerleşmek istiyordu.
Ben de buradan kaçmaya karar verdim. Peggotty’e mektup yazıp Betsey halanın adresini ve yarım İngiliz Lirası borç istedim. Hemen istediklerimi gönderdi. Dover’a gitmek için yola çıkarken soyuldum. Paramı ve eşyamı kaybetmiştim. Cebimde 3,5 peniyle Dover’a yakın olan Greenwich’e doğru yürümeye başladım. Paltomu ve ceketimi satıp karnımı doyurarak 6 gün sonra yarı çıplak durumda Dover’a ulaştım. Halamı bulamıyordum. Parasız, aç, susuz ve çaresizdim. Bir arabacının yardımıyla Betsey Halamı buldum. Önce beni evden kovdu. Başımdan geçenleri bin bir güçlükle anlatıca beni eve alıp karnımı doyurdu. Yıkanıp temizlendim. Hizmetçisi Janet’e Bay Dick’i çağırtıp ne yapması gerektiği konusunda akıl danıştı. Beni evine almıştı.
Halam, Bay Murdston’a mektupla durumumu bildirmişti. Bay Dick anılarını yazıyordu. Onunla dost olmuştuk. Ertesi günü Bay Murdston’lar geldi. Beni halama kötüleyerek götürmek istediler. Bay Dick’in yardımıyla halam bana sahip çıktı ve onları evden kovdu. Adımı da Trotwood olarak değiştirmişti. Halamla sevgi bağımız giderek güçleniyordu. Bana kısaca Trot diyordu. Bir süre sonra eğitimime devam etmem gerektiğini söyledi. Çok sevinmiştim. Centerbury’de halamın avukatı Bay Wickfield’in önerisiyle çok güzel bir okula yazıldım. Teyzem pansiyonları beğenmediğinden bir süre Bay Wickfield’in evinde kalacaktım. Kızı Agnes’le yaşıyordu.
Okul müdürü Dr. Strong’un çok genç bir karısı vardı; Annie. Beni yeni sınıfıma götürdüler. Sınıf temsilcisi Adams yerimi gösterip, öğretmenlerle tanıştırdı. Bütün bildiklerimi unuttuğum için en küçük sınıfa alındım. Bay Wickfield’in yardımcısı Uriah Heep’le de tanıştım. Bu evde mutluydum. Onlar da benim bulunmamdan memnundu.
Okulum kusursuzdu. Dr. Strong çok iyi bir insandı. Bayan Strong beni çok seviyordu. Peggotty’le mektuplaşıyorduk. Ondan aldığım borcu ödemiştim. Mektuplarından birinde Murdsone’ların evdeki eşyaları satıp, evi de satılığa çıkartıp gittiklerini yazmıştı. Annem ve babamla ilgili ne anı varsa hepsi silinmişti. Bu beni çok üzdü.
Halam ve Bay Dick ara sıra beni ziyarete geliyordu. Bay Dick bir ziyaretinde tanımadığı bir adamın iki kez eve gelerek halamı korkuttuğundan bahsetti.
Uriah’a söz verdiğim için fakir annesini ziyarete gittiğimde dönüşte büyük bir sürprizle Bay Micawber’e rastladım. Karısıyla bir otelde kalıyordu. Plymouth’da iş bulmuş, Londra’ya geri dönmüşler, sonra Centerbury’e gelmişler. Borçları yüzünden yine çok yer değiştirmişti. Burada kömür ticareti yapmak istiyordu ancak sermayesi yoktu. Ertesi günü ondan otel parasını ödeyemedikleri için Londra’ya kaçtıklarına dair bir mektup aldım.
Agnes’in yardımıyla derslerim çok iyiydi. Son sınıfa gelmiştim. Sınıf temsilcisi olmuştum.
Meslek seçmeme yardımcı olması için Halam beni bir aylığına Peggotty’nin yanına gönderdi. Gitmeden Agnes’le biraz dertleştik. Babası çok içiyordu ve Strong’un eşi Annie ile Agnes’in arkadaşlığından huzursuzdu. Uriah ise babasının bu durumundan faydalanıyor, sinsice davranıyordu.
Yolda kaldığım handa Steerforth’a rastladım. Beni birkaç günlüğüne evine davet etti. Evleri çok güzeldi. Salem Yurdu’nu andık. Steerforth’u Peggotty’e davet ettim. Birlikte Yarmouth’a gittik. Peggotty ile kucaklaşmamız uzun sürdü. Bay Peggotty’i de ziyaretimiz evi çok mutlu etmişti. O gün Ham ile küçük Emily’nin evlenmeye karar verdiğini öğrendim. Steerforth onları çok sevmişti. Yardım olsun diye bir tekne alıp bakım için Bay Peggotty’e bıraktı. Halamdan meslek seçme kararımı konuşmak için Londra’da buluşmamız gerektiğini belirtir bir mektup aldım. Halamla hukukçu olmam üzerinde anlaştık.
Adliye Sarayı’na giderken kötü kılıklı bir adam peşimizdeydi. Halam Korkmuştu. Dick’in anlattığı adam bu olmalıydı. Halam o adamla yarım saat bir yere gidip geldi. Bu konuda soru sordurmuyordu. Spenlow ve Jorkins’in hukuk bürosunda 1000 lira aylıkla işe başladım. Bay Spenlow eli ve kalbi açık, Bay Jorkins ciddi ve katıydı. Halam bana güzel bir ev tutmuştu.
Agnes’in verdiği yemekte. Uriah Heep’in babasıyla ortak olmaya hazırlandığını öğrendim. Bu gelişme canımı sıktı. Yemekte Salem Yurdu’ndan arkadaşım Traddles de konuktu. Çok şaşırdım ve sevindim. Uriah Heep, Agnes’a aşıktı, bunu hissettim.
Bay Spenlow beni evlerine davet ettiğinde kızı Dora ile tanıştım. Hayatım değişmişti. Dora’ya çılgınca aşık olmuştum. Yemekte Bayan Murdstone da vardı. Hiç şaşırmadım. Bana gizlice geçmişi unutup, bu insanların yanında birbirimize iyi davranmamızı önerdi.
Ertesi günü Camden kasabasına Traddles’i görmeye gittim. Nişanlanmıştı. Nişanlısını çok seviyordu. Micawber’lerle komşu olduğunu öğrenince çok sevindim. Yine karşılaşmıştık. Steerforth da orayageldi. Yartmouth’a uğramış, Peggotty’den mektup getirmiş. Barkis ölümcül hastaymış. Micawber yine zor durumda ve çok borçluydu.
Barkis’i görmeye Yarmouth’a gittim. Çok kötüydü ve kısa sürede öldü. Annemin yanına gömdük. O gece küçük Emily’in bir mektup bırakarak Steerforth’la kaçtığını öğrendik. Evlenme hazırlığındaki Ham yıkılmıştı. Dadım ve Bay Peggotty ile Londra’ya döndük. Bayan Steerforth’la durumu konuştuk. Oğlunu onaylamıyordu. Bay Peggotty yeğenini aramak için gitti. Dadım benimle kalacaktı.
Bay Spenlow beni kızı Dora’nın yaş günü partisine çağırdı. Gittiğimde arkadaşı Julia ile beraberdiler. Çok güzel bir günün ardından Julia; Dora’nın birkaç günlüğüne kendilerine gideceğini, benim de ziyarete gelebileceğimi söyledi. Julia’nın evine gittiğimde bizi yalnız bıraktı. Dora’ya bir anda sevgimi anlatıverdim. Kısa sürede aramızda nişanlandık. Bunu ilk Agnes’e mektupla bildirdim.
Dadımla, Bay Micawbwr’in borcundan dolayı hacizde olan Traddles’in evlilik için aldığı eşyalarını kurtarıp eve döndüğümüzde Betsey Halam ve Bay Dick’i bir çok bavulla evde buldum. İflas etmiş, evi hariç her şeyi gitmişti. Onu da kiraya vermişti. Gece artık ne yapacağımı düşünerek uyuyamadım. Ek olarak Dr. Strong’un yanında da çalışmaya başladım.
Bayan Murdstone, Bay Spanlow’un kızı Dora ‘yla olan ilişkimi nasılsa öğrenmiş ve babasına anlatmıştı. Bay Spanlow çok sinirlendi. O gece bir kriz sonucu öldü. Dora cenazeden sonra bana haber vermeden halalarıyla Putney’e gitmiş.
Kafamı biraz dağıtmam için Halam beni Dover’a Kiradaki evini kontrole gönderdi. Oradan Centerbury’e geçtim. Bay Micawber, Bay Wickfield ve Uriah Heep’in yanında çalışmaya başlamış. Agnes’le uzun uzun dertleştik. Ona her şeyi anlattım. Ertesi gün Uriah bana Agnes’i sevdiğini ve beni kendisine rakip gördüğünü söyledi. Onu tersledim ve Agnes’e layık olmadığını söyledim. Akşam yemeğinde içkinin de tesiriyle Agnes’le evlenmek istediğini söyledi. Bay Wickfield çok kötü olmuştu.
Eve dönünce Dora’nın halalarına mektup yazıp beklemeye başladım. Ziyaretime izin verdiler. Gidip gelemeye başladı. Halamı ve Agnes’i de onunla tanıştırdım.
Bu arada steno öğrenip, bir gazetenin Meclis muhabiri de oldum. Artık yazılarım da bir dergide yayınlanıyordu. Durumum iyiydi. Yeni ve güzel bir eve taşındım. Dora ile hemen evlendik. Hayalde gibiydi. Balayı bitince bir de roman yazmaya başladım.
Steerforth’un annesi, Emily’nin Steerforth’dan da kaçtığını anlattı. Peggotty ile Emily’i aramaya başladık. Onu bulmalıydık. Tesadüfen yine o adamı halamın evinde gördüm. Adama para veriyordu. Anlatmak zorunda kaldı. Adam eski kocasıymış. Kumarbaz ve alkolik. Ona acıdığı için sürekli para veriyor, bakıyordu.
Romanım bitmiş ve çok beğenilmişti. Evleneli 1,5 yıl geçmişti. Dopra hastalandı. Hastalığı giderek ilerledi ve yataktan çıkamaz oldu. Ona Betsey halam bakıyordu.
Aldığımız bir haber üzerine Emily’i kötü bir odada bitkin halde bulduk. Bay Peggotty onu hemen götürdü. Ertesi günü Emily’i alıp Avustralya’ya götürmeye, yeni bir hayat kurmaya karar verdiğini söyledi.
Bay Micawber’in çağrısıyla Wickfield’lere gittik. Uriah’ın bütün hırsızlıklarını ve ihanetlerini belgelemişti. Bütün yaptıklarını hepimizin yanında yüzüne söyledi. Betsey halamın iflası da onun yüzündendi. Bay Wickfield Uriah’dan kurtulmuştu.
Dora iyice kötüledi ve onu kaybettim. Ölümünde Agnes yanındaydı ve ölürken ona benden gizli bir şeyler söylemişti. Onun ölümü beni çok sarstı.
Micawber’ler de Avustralya ya göçmen gitmeye, Agnes ise bir okul açmaya karar vermişti. Betsey halamın ayyaş kocası da ölmüştü. Onu halamla birlikte gömdük. Ham, fırtınada batan bir gemidekileri kurtarmak isterken kahramanca ölmüştü. Belki de bu ölümü kendisi istedi. Rastlantıya bakın ki o gemide Emily’i Ham’ın elinden kaçıran Steerforth da yolcuydu ve ölenlerden birisi de oydu. Annesini ziyaret ederek durumu anlattım.
Ertesi günü Emily, Bay Peggotty, Bayan Gummidge ve Micawber’leri Avustralya’ya uğurladık. Ham’ın ölümünü zamanı gelice söylemek üzere onlardan sakladım.
Kendimi toplamak için geziye çıktım. Önce İtalya’ya, oradan İsviçre’ye gittim. Agnes’in mektupları bana teselli oluyordu. Bir yıla yakın burada kaldım. Artık yazmaya başladım. Başımdan geçenlerle ilgili bir hikaye yazdım. Traddles bunu büyük bir dergide yayınlattı. Bir anda üne kavuştum.
Üç yıl sonra Londra’ya döndüm. Halam Dover’daki eski evine yerleşmiş, Traddles avukat olmuştu. Nişanlısıyla evliliğe hazırlanıyordu.
İlk iş Traddles’i ziyaret ettim. Nişanlısı Sophy’le evlenmişti, çok mutluydu. Sohy’nin 6 kızkardeşi ile birlikte oturuyorlardı. Otelde , doğumumu yapan Dr. Chilip’i gördüm. Ondan üvey babamın zengin bir kadınla evlendiğini öğrendim. Yine parasını yiyeceği birisini bulmuşlardı. İki kardeş hala çok insafsızdılar. Ertesi günü Daver’e Halama gittim. Halam, Dick ve Peggotty ile hasretle kucaklaştık. Sabah Centerbury’e Agnes’i ’örmeye gittim. Dakikalarca sarıldık. Uriah’dan sonra her şey yoluna girmişti. O artyık çıkmamak üzere hakkettiği yerde, hapishanedeydi.
Yazdığım kitabı tamamlamak için birkaç ay Hallamın yanında kalmaya karar verdim. Geleli iki ayı geçmişti. Halamdan Agnes’in evleneceğini duydum. İçim acımıştı. Hemen Agnes’e koştum. Ona yıllar süren sevgimi anlattım. O da beni başından beri seviyordu. Bana Dora’nın ölürken beni kendisine emanet ettiğini söyledi. Agnes’le Halama gidip evleneceğimizi söyledik. Sevinçten bayılmıştı.
Agnes’le çok mutluydum. Bir gün Bay Peggotty çıkageldi. Avustralya’da durumu çok iyiymiş. Emily de mutluymuş. Bay Micawber yargıç ve yazar olmuş. Ham’ın ölümünü duymuş ve onu ziyarete gitti. Çevremdeki eski dostlar da iyiydi. Agnes’le evleneli on yılı geçmişti. Mutluluğumuzu üç çocukla süslemiştik. Her şeyimi hayatımda bana hep destek olan Agnes’e borçluydum. Dilerim hayatımın son anına kadar yanımda olur.