Cuma, Mart 29, 2024
Ana Sayfa arşivler Balkanların Tarihi Kitap Özeti

Balkanların Tarihi Kitap Özeti

- Advertisement -

İki ana kısımdan oluşan kitabın birinci kısmında; Balkan halklarının kimliği, Bizans’tan etkilenişi, Osmanlı İmparatorluğu’ nun bölgeyi hakimiyeti altına almasını ve burada izlediği Osmanlılaştırma politikasını anlatıyor.

İkinci kısımda ise Osmanlı’nın çökmeye başlamasıyla bölgedeki hakimiyetini kaybedişini, Avrupa’nın burayı bir pazar olarak görmesini, kendi çıkarları doğrultusunda bölgeyi yönlendirmek için oynadığı oyunların günümüze kadar olan sürecini anlatıyor.

BALKANLARIN TARİHİ

Balkanlar; çok yakın bir tarihe kadar Avrupa’nın barut fıçısı, günümüzde ise yapboz oyuncak olan küçük devletlerden kurulu bir coğrafya. Bu geniş coğrafyada yaşayan değişik toplumlar uzun bir ortak macera yaşadıktan sonra Avrupa’da özel bir kültürü oluşturmuştur. Bu özgün kültürü anlamak için tarihe bakmak gerekir.

M.Ö.2000 sonlarında Balkan Yarımadası’nın güneyinden gelen Hint-Avrupa sınıfına dahil “Achenler” Miken uygarlığını oluşturdular. Trakya’da ise Yunanlı ya da Doryen olduğu anlaşılmayan Makedonya Krallığı M.Ö. 7 yy.da kurulmuştu. Bugünkü Arnavutluk halkı olan İliryalılar ve Tuna’nın kuzeyinde bulunan Daçyalılar (Romenler) bölgeye yerleşmiştir. 6.yy.ın sonlarına doğru Slavlar kuzeyden gelerek Bizans topraklarına yerleşmeye başlar. Bulgarlar ise Hazarlardan kaçarak Bulgar-Slav bir devlet kurarlar. Bizans İmparatorluğu bu devletlere bulundukları yerlerde yerleşmeleri için izin verir. Bu devletler Bizans’tan öyle etkilenirler ki Osmanlı Balkanlara girdiğinde her yerde Bizanslaştırılmış köylülere rastlanır.

Anadolu Selçuklu Devleti beyliklere bölündüğünde Osman Bey Bizans sınırında Osmanlı Beyliği’ni kurar. Daha sonra bir devlet olarak “Fetih-Cihat” dönemi başlar. Osmanlı tahtı babadan oğula geçerken her Osmanlı padişahı Balkanlarda yeni topraklar alır. Fatih Bizans’ı aldığı gibi Balkanlardaki mirasını da almak ister. Kanuni Sultan Süleyman zamanında da Osmanlı sınırları batıda Avusturya’ya kadar uzanır.

Osmanlı Balkanları fethedince burada Osmanlılaştırma politikasını uygular. Fatih, İstanbul’u alınca halkı sürmüş, buraya Türkmenler, Osmanlılaşmış Slav ve Yunanlıları yerleştirir. Fatih’in varisleri de bu politikayı izler. Balkan şehirlerinin çoğu bu çeşit halk yenilemesi sürecinden geçer. Osmanlı topraklarında yaşayıp Müslüman olmayan Zimniler, hiyerarşik önderlerinin sorumluluğunda Osmanlı yasalarına ters düşmeyecek dini bir topluluk oluşur. Yahudi, Ermeni ve Rumlar bu şekilde kendilerine birer önder seçerler. Bu ulus sistemi daima kuvvetlinin yani Osmanlı’nın lehine gerçekleşir. Balkanlarda din değiştirme avantaj sağlar. Cizye yok, adil yargı, güvenlik ve malın korunması, esir ise azat olunma, loncalara üye olma, yanlızca Müslümanlara verilen haklardır.

Osmanlı İmparatorluğunda başlayan yönetim krizi 17.ve 18 nci yy.’da hat safhada dır. Daha öncesinde ise başarılı fetihler bunu gizler. Ayrıca haremde dönen entrikalar krizin oluşumunda etkilidir. İkinci Viyana kuşatmasının başarısız olması Osmanlı ilerleyişinin durduğu anlamına gelir. Bu arada Balkanlarda da karışıklıklar meydana gelir. 17 nci yy.’da Balkan köylüsünün durumu iyileşmiş, burjuva kesimi ortaya çıkmıştır. Rönesans hareketleri Balkanlara kadar sokulmuş ve etkilerini göstermeye başlamıştır. Osmanlı’nın 18.yy.daki gerilemesinin önüne geçme çabası boşunadır. Çünkü yönetici çevreler kendi çıkarları yüzünden her şeye karşı çıkmaktadırlar. Avrupa’daki sanayi inkılabı yeni dengeler oluştururken İslam devletinin psikolojik ve politik katılığı reform ve devrimlerin önüne set çeker. Aydınlanma çağını yaşayan Avrupa ya karşın Balkan ülkeleri geri kalmış bir kültüre ve yarı sömürge bir ekonomiye sahip bölgeler haline gelir. Ekonomik açıdan da Osmanlı Avrupa’ya bağımlı bir haldedir. Osmanlı hammaddesi Avrupa’ya gidiyor, mamul olarak tekrar dönmektedir. Balkanlardan Osmanlı hakimiyeti iyice zayıflar, burada paşalar kendi beyliklerini kurarlar. Ayan denilen bu beyler öyle ki diğer devletlerle iş birliği yapmaktadırlar.

Osmanlı, Balkanlarda Müslüman ve Zimnileri ulus yönetimi ile birlikte yaşatmıştır. Osmanlı politikası yeni Osmanlılaştırma, din değiştirmeye gitmeden hayat tarzını kabul etme çok yaygın uygulanır. Halk, dilini korumuş Türk gibi yaşamıştır. Buna göre gayri Müslimler ikinci planda kalmıştır. Bu sistem 17. ve 18. yy.’larda ayrılığı artırıcı bozukluklara yol açar.

18.yy. sonunda Balkanlardaki gelişmeler büyük bir fırtınayı haber vermektedir. Gerçekten Sırp ve Yunan ayaklanmaları İslam İmparatorluğundan, bir Hıristiyan devlet yaratmıştır. İlk defa Karayorgi önderliğinde ayaklanan Sırplar, Rusya ve Avusturya ile anlaşarak büyük bir isyan çıkarırlar. Ruslar desteğini çekince bu ayaklanma kanlı bir şekilde bastırılır. Daha sonra Sırp hareketinin önüne geçen Miloş dengeli bir politika izleyerek Sırp devletine özerkliğini kazandırır. İngiltere, Fransa ve Rusya, Osmanlı devleti içinde özerk bir Yunan devleti kurma amacındadır. Novarin olayından sonra Rusya’ ya yeniden Osmanlı, 13 milyon Frank karşılığında 1833 yılında Yunanistan’ nın bağımsızlığını tanır.

Osmanlı devletinde görülen iç sorunlar Avrupa krizine dönüşmektedir. Bu sorunlar birbirinden adeta kuvvet alıp tekrar kriz olarak geri döner. Yunan isyanını bastıramayan Osmanlı Devleti, Mısır Valisinden yardım ister. Mısır Valisi karşılığında Mora’yı ister. Yunanistan bağımsızlığını kazanınca padişah Kavalalı’ya Girit’i verir. Bunun üzerine Vali Osmanlı üzerine yürür ve Osmanlı ordularını yener. Rusya’nın yardımıyla bu kriz aşılır. Daha sonra ise 1853 yılında Kırım Savaşı başlar, Osmanlı Devleti’nin yenilmesiyle Eflak ve Boğdan’ın birleşerek Romanya Devletinin kurulmasını kabul eder. 1840 yıllarda Avusturya’daki Milliyetçi hareketler bütün Balkanlarda etkilerini gösterir. Kırım Savaşından sonra Balkanların dengesinin Avrupa’ya bağlı olduğu ortaya çıkar. Bu arada bir Yugoslav devlet üzerinde anlaşmaya varılır. Hırvat, Bosna Hersek, Karadağ, Arnavut ve Sırplar ayaklanmaya katılacaklarına söz verirler. Sırp ve Yunan devleti Osmanlı’ya karşı birlikte savaşma kararı alırlar Rusya ise Balkan devletleri için Osmanlı’dan reform istemek üzere Avrupalı devletlere toplantı önerir, ama Abdulhamit daha önce davranıp Meşrutiyeti ilan eder. Bunun üzerine Rus çarı Osmanlı üzerine yürür ve Yeşilköy’e kadar ilerler Osmanlı Devleti barış isteyince Sırbistan, Karadağ Romanya bağımsızlık ilan eder. Bulgaristan ise ikiye bölünür; Özerk Bulgaristan prensliği ve yarı özerk Doğu Rumeli Beylerbeyliği olmak üzere Rusya’nın Bosna-Hersek’i Avusturya-Macaristan’a bırakması üzerine Avusturya düzeni yeniden kurmak için askeri işgal şeklinde buraya girer. Buraya atanan vali sömürgeleştirme konusunda mezheplerin dengesini bozma amacı güder. Böylece ulus çatışmaları çoğalır. Bu arada Osmanlı’dan kopan Makedonya, Sırbistan, Bulgaristan ve Yunanistan tarafından paylaşılamaz. Balkanlardaki Hristiyan dayanışması yerini savaş ve terörizmi getiren milliyetçiliğe bırakır. Osmanlı Devletinde ise Meşrutiyetin ilanından sonra Abdulhamit’in baskıcı yönetimi ve devletin kötü gidişatı aydınlar ve subaylar arasında çalkantıya yol açar, İttihat ve Terakki, Hürriyet gibi gizli derneklerin kurulmasına yol açar. İkinci Meşrutiyet’in ilanı ile İttihat ve Terakki yönetime geçer ve ulus sistemini reddederler, imparatorluk bünyesinde her kesin eşit haklara sahip Osmanlı olduklarını söylerler. Oysa Balkanlar özerklikten bağımsızlığa kadar değişik görüşlere sahiptir. Bir yandan Jön Türklerin milliyetçi yapısı bir yandan Avrupa baskısı Balkanları bir barut fıçısı gibi patlatacak konuma getirir.

İngiltere, Fransa, Rusya Balkanları potansiyel bir pazar olarak görüp burayı kapitalizmin etkisine altına alır. Şehirlerin göç almasıyla işgücü ve pazar imkanları artar. Özellikle demiryolu yapımı devletleri çok büyük borçlanmalara sürüklemektedir. Bu da, bölgede devamlı olarak politik kargaşaya yol açmaktadır.

Hasta adamın yani Osmanlı’nın Balkanlardaki hakimiyetini kaybetmeye başlamasıyla, 19.yy. boyunca Balkanlar çalkalanmış İngiltere, Fransa, ve Rusya’nın çıkar ve istekleri doğrultusunda renklenmiştir. Bu merkez devletleri, Balkan devletlerini piyon olarak Osmanlı Devletine karşı kullanmışlardır.

Jön Türk milliyetçiliği başka milliyetçilikleri de uyandırır. Rusya’nın bir Balkan bloğu kurması Balkan savaşlarını başlatır. Bu Panslavist politika II. Balkan savaşının çıkmasına engel olamaz. Çünkü aç gözlülük Balkan devletlerinin aralarında toprakların paylaşılamamasına neden olur. Böylece yıkıcı bir savaş olan II. Balkan savaşı patlak verir.

Avusturya – Macaristan velihatının Saraybosna’da suikaste kurban edilmesinden sonra Avusturya Sırbistan’a savaş açar. Rusya ve Almanya’nın da savaşa girmesiyle I.Dünya savaşı başlar. Savaş, İtilaf devletlerinin galibiyetiyle sona erer. Sıra Balkanların yeni haritasına gelir. Versay Barışında Yugoslav Birliği zafer kazanır. Romanya ise uzun politik mücadelelerden sonra İngiltere, Fransa, İtalya ve Japonya tarafından tanınır. Yunanistan ise zafer sarhoşluğundadır. Megalo İdea’nın hayellerini kurmaya başlar. Bunun için Anadolu’ya girer fakat Mustafa Kemal’in “Kemalist Devrim” olarak adlandırılan hareketiyle karşılaşır. Yunanistan 9 EYLÜL 1922’de Anadolu’yu terk eder. Lozan barışıyla Türkiye’ye Balkanlardan sadece Doğu Trakya ve İstanbul kalır. Bu arada son imparator VI. Mehmet (Vahdettin) bir İngiliz gemisiyle ülkeyi terk eder. Osmanlı imparatorluğu ölmüştür.

I. Dünya savaşından sonra Balkanlarda politik kargaşa devam etmektedir. Yugoslavya’ da Sırp ve Hırvatlar arasındaki uçurum gittikçe açılır; Romanya, Yunanistan, Arnavutluk ve Bulgaristan da krallar, diktatörlüğü eline geçirir. Bu karışık, hileli düzen II. Dünya savaşına kadar sürer. Arka planda ise yarımadanın haritasını çizen devletler arasındaki (İngiltere, Fransa, İtalya) geçmişten gelen düşmanlık onlara değişik kartlar oynatır. Fransa, Yugoslavya ve Latin Romanya’ nın koruyucusu olma arzusundadır. İngiltere, öncelikle Yunanistan’la ilgilenir İtalya ise Yugoslavya ve Yunanistan’ın Adriyatik Denizinde egemen olmalarını istemez. Balkanlar yeni bir dünya savaşı arefesinde hiç olmadığı kadar hassas bir konumdadır.

II. Dünya savaşıyla İtalya ve Almanya hareket planlarını yürürlüğe koyar ve tüm Balkanları ele geçirir. Fakat Kızıl Ordu’nun Balkanlara inişi ile hakimiyet Sosyalist Rusya’ ya geçer. Almanlar geri çekilmiş, İtalyanlar yenilmiş. İngiltere’nin etkisi ile sadece Yunanistan kominzimin yörüngesine girmez. Diğer Balkan ülkelerinde ise iktidara hep komünist partiler gelir. Totaliter rejimleri çarpışma sahasına gelen bölgeye Yunanistan dışında Stalin’in heykelleriyle kırmızı bir renge girer. (15 OCAK 1945)

Balkanların Rusya yörüngesinde olması adam kayırma ve rüşvet sancılarını kaybetmez. Daha önemlisi Slovenler hala kendilerini Sırp sömürgesi gibi hissederler. Kültür rekabetinin, dil çatışmalarının, saf din kavgalarının hala sürdüğü görülür. 1989 ‘da başlayan Balkan devrimleri, yarım yüzyıllık komünist yönetime son vermek istediği her adımda canlandırmaya yol açan bir devamlığı başlatmıştır. Batıdaki kapitalist düzenin varlığı ve bölgeyle irtibat halinde oluşu, lüks isteyen halkı, komünizmin iç çelişkileri, Sovyet ekonomisinin çöküşü, yapılan antlaşmaları hükümsüz kılar. Orta Avrupa’ da komünizmin çöküşü Yugoslavya’da, Hırvat, Makedonya, Bosna ve Sırp devrimlerine yol açar. 1989-91 yılları, balkan toplumlarına seçme özgürlüğü getirir.

Sonuç olarak Balkan halkları önce kendi tarihleriyle barışmalı, Marxizm engelinden sıyrılmalı, onları Romen, Bulgar, Arnavut yapan ya da Yugoslav olma seçeneğini sunan büyük, küçük, acı, tatlı olayları dikkate almalıdırlar. Ulusal duygunun bilincine varılmalı; bu, XX.yy. sonu gerçeklerini göz önüne alarak yapılmalıdır. Çünkü Türksüz, Yugoslavsız, Bulgarsız, Arnavutsuz, Yunansız, Romensiz, Avrupa eksiktir. Kurulacak konfederal ya da federal ortak çatı altında hepsi hak ettikleri yerlerini alacaktır.

Not : Kitap özetlerindeki fikirler yazarların özel fikirlerini yansıtmaktadır.

BENZER YAZILAR

ASD

.asd dosyası nedir? .asd uzantılı bir dosya, ana Word dosyalarıyla birlikte otomatik olarak oluşturulan bir Microsoft Word Recovery dosyasıdır. Word uygulaması arızalanırsa veya beklenmedik şekilde...

ASM

ASM dosyası nedir? Bir ASM dosyası, montaj dili olarak bilinen düşük seviyeli programlama dilinde yazılmış bir programdır. Öncelikle, mikro denetleyicileri programlamak gibi donanımla ilgili kod...

iPhone 14 Pro’nun 30W Şarj Etmesi Bekleniyor

Apple’ın yeni iPhone 14 serisi hemen köşede ve lansmana yaklaştıkça yeni cihazlar hakkında daha fazla bilgi manşetlere çıkıyor. Bu sefer Twitter kullanıcısı DuanRui Bir Apple...

POPÜLER YAZILAR

Lazer Hassasiyeti, NASA’nın Navigasyon Doppler Lidar’ı ile Ay Keşifleriyle Buluşuyor

NASAAy gösterisi için hazırlanan Navigasyon Doppler Lidar teknolojisi, uzay araştırmalarının ötesinde sonuçları olan iniş teknolojisindeki ilerlemeleri vurguluyor. Bu ayın sonlarında, NASA'nın ticari ay teslimat hizmetleri...

Ay, Mars ve Ötesi için Öncü Fisyon Enerjisi

NASA özerklik, güvenlik ve uzun vadeli çalışmaya odaklanarak Ay için bir nükleer fisyon reaktörü geliştirmeye yönelik Fisyon Yüzey Enerjisi Projesi ile ilerliyor. Bu çaba,...

Yeni Nesil OLED Teknolojisinin Arkasındaki Sır

Durham Üniversitesi'ndeki bilim adamlarının yeni bir araştırması, daha parlak, daha verimli ve daha kararlı mavi organik ışık yayan diyotlara (OLED'ler) doğru beklenmedik bir yolu...

SEC’in X hesabı, Bitcoin ETF onayına ilişkin sahte haberler yayınlamak için saldırıya uğradı

Birisi, ABD Menkul Kıymetler ve Borsa Komisyonu'nun (SEC) X (eski adıyla Twitter) hesabını ele geçirdi ve kurumun, kayıtlı ulusal güvenlik borsalarında Bitcoin ETF'lerinin (borsada...